İnsanlığın varoluşundan buyana
onlarca insan doğdu, onlarcası bir şekilde ebediyete intikal etti. Dünya durdukça
insan bundan sonrada doğacak ve bir
şekilde saati, dakikası, saniyesi ve salisesi geldiğinde ebediyete intikal edecek.
Ama hayat durmadan ve kaldığı yerden bir şekilde devam ediyor ve edecek.
Mesele hayatın günümüze dek olduğu gibi bundan sonrada gelişi güzel bir şekilde
devam etmesi değil! Geçmişten
ibret alınarak tertemiz devam etmesidir.
İşte bu noktada akıl sahibi insanlara düşen hayat kurallarından taviz vermeden bana ne demeden hayata kaldığı yerden ve tertemiz devam etmek için tecrübe sahibi atalarımız tarafından konmuş kurallara
uyulması ve uymayanların
lisanımünasip bir dille uyarılmasıdır.
İnsan özellikle ve öncelikle kendisinden
sorumludur. Kendisine karşı
sorumluluklarını yerine getirmeyen
bir insanın başkalarına karşı olan
sorumluluklarını yerine getirmesi mümkün değildir. Mümkün olmadığı için başta kendi çevremiz olmak üzere yaşadığımız çevreyi pislik götürmektedir. Elhamdülillah
Müslüman’ız. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) “Temizlik imanın yarısıdır.”buyurmuştur.
Görüldüğü gibi yüce dinimiz temizliğe büyük önem verdiği ve temizlik üzerinde
ehemmiyetle durduğu için insana öncelikle kendini, dolayısıyla yaşadığı yer olan evleri ve iş yerlerini temiz tutmayı tavsiye etmiş.
İnsana ve bütün canlılara sıkıntı ve zarar
verecek her şeyi yollarından kaldırmayı
imanın bir gereği olarak emretmiştir.
Yüce Allah’ın akıl vererek yarattığı biz aciz kullarına yakışan hayata dair kurallara
uyarak temizliğin ve temiz yaşamanın
güzelliklerini kendimiz, çocuklarımız,
geleceğimiz için hayata geçirmektir.
Ancak temizlik sadece el ayak ve yüzümüzün su ile yıkanarak temizlenmesi olarak
algılanmamalı. Temiz ve makul elbiselerle akla yatkın kılık ve kıyafette temizliğin
kapsam alanı içerisindedir. Çünkü görüntü kirliliği de temizlik kapsamındadır.
Ben bedenimi bir şekilde kapatayım da ister temiz isterse kirli olsun diye bir kural yoktur. Giyim ve kuşamda da temizlik gereklidir.
Ama biz akıl izan sahibi insanlar olarak her ne hikmetse yüce Allah’ın bizlere bahşettiği akıl nimetini hiçe sayarak gelecek neslimize yaşanabilir bir çevre ve dünya bırakmak
yerine günümüzü gün etmeyi hüner kabul ederek gelişigüzel yaşam sürmeye devam ediyoruz. Hâlbuki akıl bu ve benzeri
konularda insanların birbirlerini önceden uyararak bilgilendirmesi için en önemli ve tek sermayesidir. Günümüze kadar yaşadığımız tecrübeden çıkan en önemli sonuç bizim insanımıza doğruyu anlatmanın çok güç
olduğu yönündedir. Ama bu doğrudan ve doğruluktan vazgeçmek ve kendimiz hayatın akışına bırakıp nereye nasıl giderse gider
demek değildir ve olmamalıdır. Çünkü hayat bir şekilde devam ediyor ve yüce yaratan müsaade ettikçe devam edecektir.
Öyle ise yüce Allahın akıl vererek yarattığı
insanlar olarak bizlere düşen insani görev yaptıklarımızdan bir gün mutlaka hesaba
çekileceğimiz duygu ve düşüncesiyle
yaşayarak kendimizi hayatın büyülü akışına bırakmak yerine doğrularımızda birbirlerimizi tebrik edip, yanlışlarımızda lisanımünasip bir dille ikaz ederek fani dünyadaki ömrümüzü huzur ve güven içerisinde tertemiz
sürdürmektir diyor, saygılar sunuyorum.