ORDU – Karadeniz Bölgesi’nde fındık hasadı hummalı şekilde sürerken, sağlık açısından ciddi bir tehlike sessizce büyüyor. Özellikle Ordu ve Giresun gibi üretim merkezlerinde, bahçelerde saatlerce eğilerek çalışan ve ağır yük taşıyan mevsimlik işçilerde bel fıtığı vakalarında artış yaşandığı bildirildi.

Medical Park Ordu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilmi Gözlükaya, fındık sezonunda bu şikayetlerle gelen hasta sayısında ciddi artış gözlemlediklerini belirterek, uyarılarda bulundu.

“Ağrıyı Hafife Almayın”

Dr. Gözlükaya, bel fıtığının erken belirtilerine dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı:

“Bel ve bacaklarda şiddetli ağrı, uyuşma, karıncalanma, bacaklarda güçsüzlük ve yürürken zorlanma bu hastalığın en belirgin uyarı sinyalleridir. Bu belirtiler göz ardı edilmemeli. Ağrıyı önemsememek, kalıcı sinir hasarı ve hareket kısıtlılığına neden olabilir.”

“Yanlış Pozisyonlar Omurgayı Tehdit Ediyor”

Fındık hasadı sırasında işçilerin uzun süre eğilerek çalıştığını, ağır çuvalları kontrolsüz şekilde kaldırdığını belirten Gözlükaya, bu faktörlerin omurgaya büyük zarar verdiğini söyledi.

“Bel fıtığı, omurlar arasındaki disklerin bozulup sinirlere baskı yapmasıyla oluşur. İşçilerin bu dönemde uzun saatler boyunca aynı pozisyonda çalışmaları, dinlenmeden yük taşımaları riski daha da artırıyor.”

Ne Yapmalı? İşte Uzmanın Önerileri

Dr. Gözlükaya, bel fıtığına karşı alınabilecek basit ama etkili önlemleri şöyle sıraladı:

• Yük kaldırırken dizlerin bükülmesi, beli değil bacak kaslarını kullanmak

• Ani hareketlerden kaçınmak, ağırlığı yavaşça kaldırmak

• Uzun süre eğilmekten kaçınmak, sık sık dik pozisyonda dinlenmek

• Çuvalları tek başına değil yardımla taşımak

• Bahçe çalışmalarında düzenli mola vermek

• Bel kaslarını güçlendirecek egzersizler yapmak

“Sağlıklı İşçi, Güçlü Hasat”

Dr. Hilmi Gözlükaya, fındığın Karadeniz ekonomisi için hayati öneme sahip olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Üretimin sürdürülebilirliği için işçilerin sağlığı korunmalı. Basit önlemlerle hem bel fıtığı riski azaltılabilir hem de iş gücü kaybı önlenebilir. Unutulmamalı ki; sağlıklı işçi, güçlü ekonomi demektir.”