Geçen hafta sosyal medyada bir öğrencinin ülkemizin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik tüm Türk milletinin tepkisini çekecek bir hareketi konuşuldu.

17 yaşlarında bir çocuğun Atatürk'e olan kini, nefreti ne ara bu seviyeye ulaştı, o çocuğu bu hale kimler getirdi esas sorgulanması gerekendir.

Bir kere bugün bu coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olmuşsa Atatürk'ün sayesindedir.

Al bayrağımız göklerde dalgalanıyorsa Atatürk'ün sayesindedir.

Camilerimizde 5 vakit ezanlar okunuyorsa, 7'den 70'e herkes özgürce ibadetini yapıyor akşam huzur içinde evlerinde toplanıyorsa Atatürk'ün sayesindedir.

Bizler ilkokula başladığımız yıllarda daha birinci sınıftan itibaren ülkemizin hangi şartlarda, kimlerle mücadele ve savaşlar yapılarak kurulduğu ve bugünlere gelindiği öğretmenlerimiz tarafından anlatılırdı.

Şimdi de aynı eğitim ve öğretim programı okullarımızda.

Ama...

Derim ki her Türk çocuğu okulda, evde, iş yerinde veya sokakta nerede olursa olsun tarihini öğrenerek büyüsün.

Bir öğrencinin, çocuğun hareketi ile bu ülkenin değerleri zarar görmez.

Bu çocuğun öncelikle anne ve babası, ailesi hasta ise tedavi ettirsinler, bilgisi eksikse doğru bilgiyi öğretsinler.

Yoksa suçlu ilan etmek kolayı.

İnancım o ki bireysel suç bir başkasının hak ve hukukuna yapılan şiddet seviyesindeyse suçtur.

Cezalandırılmalı.

Ancak burada durum  farklı.

Bir Devletin en önemli değerine karşı yapılan hakaret bir millete yapılmış sayılır. Her ne kadar yaşı küçükde olsa yaptığı eylemin görmezlikten gelinemez.

Nitekim bu çocuğu yargılayan ve tüm dünyaya değerler noktasında ders niteliğinde karar yazdıran hakimin ifadeleri doğruya ulaşmada tek gidilecek yol gibi...

*

A.E.S. hakkında karar veren 4. Sulh Ceza Mahkemesi hakiminin ifadeleri kitaplarda yer alacak kadar kıymetli, çocuklara ders niteliğinde okutulacak kadar anlam yüklü...

"Her milletin kaderini mücadelesi belirler, mücadelesini ise kahramanlar tayin eder. Bir kişinin kahraman olacağına olaylar değil, tarih karar verir.

Eşsiz Türk tarihi içerisinde bu milletin milli ve manevi huzurunda baş üstünde yer etmiş bir kişiye onun fotoğrafı aracılığıyla hakaret edilmesi ilgili kişiye zarar veremeyeceği gibi mensubu olduğu bu aziz milletin kendisine ve ilkelerine daha bir azimle sahip çıkmasına vesile olur.”