- 23:26 Maalesef 2 Polisimiz Şehit Oldu
- 22:58 Adıyamanlılar Yaralı Polislere Kan Vermeye Koştu
- 22:30 Polisler çatıştı: 2’si ağır, 3 yaralı
- 19:58 AK Parti Altınordu Eski İlçe Başkanı Cihan Erken Vefat Etti
- 17:14 Galatasaray’da Dursun Özbek yeniden aday
- 16:55 Mustafa Adıgüzel; "Sağlık Hizmeti Bir Bütündür"
- 16:49 Futbol Gelişim Projesi Başlıyor
- 16:41 KOSGEB Şehir Şehir Gezerek Girişimci Tespit Edecek
- 16:34 Deprem Konutlarına Japon Başkandan Övgü
- 16:25 Sosyal Mühendislik Dolandırıcılıkları Takibe Alındı
- 16:20 Esnafın bu yıl düğünlerden beklentisi büyük
- 16:17 Bakan Yumaklı’dan Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünü Ziyaret
- 16:10 Canik Dağlarında Vaşak Görüldü
- 16:02 Tarlada Çalışan Kadınlara KADES Anlatıldı
- 15:51 Yeni Müfredatta "Algoritma” Bilişim" Odakta Olacak
Fındık Fiyatı
TEMA: Orman ve Su Varlıklarına İhtiyacımız Var!
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, ormansızlaşma nedeniyle dünyada her yıl 10 milyon hektar orman alanının kaybedildiğine ve 2,2 milyar kişinin, kaliteli ve yeterli içme suyuna erişemediğine dikkat çekti.
Ormanların; erozyonu önleme, su üretimi, iklimi düzenleme ve havayı temizleme gibi birçok ekosistem hizmeti sunduğunu belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Ormanlar aynı zamanda; iklim krizinin etkilerinin azaltılmasında, biyolojik çeşitlilik ve su varlıklarının korunmasında kritik bir öneme sahip. Ancak ormansızlaşma nedeniyle dünyada her yıl ortalama 10 milyon hektar orman alanı kaybediliyor ve orman yangınları sebebiyle yaklaşık 70 milyon hektar alan olumsuz etkileniyor. Karasal biyolojik çeşitliliğin yüzde 80'ine ev sahipliği yapan ormanlar ayrıca erişilebilir suyun da yüzde 70'ini sağlıyor. Ormansızlaşmayı azaltmak ve ormanların tahribatlarını önlemek için yeni yaklaşımlara ve teknolojilere ihtiyaç var. Drone (hava çekimi), uydu teknolojisi, uzaktan algılama ve yapay zekâ uygulamaları gibi yeniliklerin yanında orman yangınlarına karşı kullanılabilecek erken uyarı sistemleri; ormanları koruma, izleme ve sürdürülebilir orman yönetimi konularında önemli bir role sahip" dedi.
Suyun, üzerinde rekabet edilecek bir kaynak değil, aksine tüm canlıların yaşam hakkı olan doğal bir varlık olduğunu vurgulayan Başkan Deniz Ataç, “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2022 yılında yayınladığı bir rapora göre dünya nüfusunun yaklaşık yarısı, yılın bir bölümünde ciddi bir su kıtlığı yaşıyor. Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun 2023 yılında açıkladığı verilere göre hiçbir arıtma işleminden geçmeyen yüzey sularını içen 115 milyon kişi de dâhil olmak üzere 2,2 milyar kişi hâlâ kaliteli ve yeterli içme suyuna ulaşamıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin su potansiyelinde 2030 yılına kadar yüzde 20 azalma bekleniyor
Günümüzde, su varlıklarının korunması için ulusal ve uluslararası iş birliklerinin zorunlu hale geldiğini belirten Ataç, “Çevresel sürdürülebilirlik ve doğal hayat, gıda güvencesi ve ekonomik üretim, kamu sağlığı ve refahı gibi tüm hedefler, iyi işleyen ve adil bir şekilde yönetilen bir su döngüsüne bağlı. Ancak su kıtlığı, kirliliği ya da suya erişimde eşitsizlik söz konusu olduğunda topluluklar ve ülkeler arasında gerilim artabilir. Bu nedenle ülkeler; iklim değişikliğiyle mücadele, küresel göç politikası ve açlığı yönetirken, ulusal ve uluslararası su iş birliklerini barış planlarının merkezine almalılar. Topluluklar ve ülkeler bu konuda iş birliği sağladığında su, barış için bir araç olabilir” diye konuştu.
Deniz Ataç, daha yaşanabilir bir dünya için herkesi, orman alanlarını ve su varlıklarını korumaya; ormanları artırma ve suyu verimli kullanma çalışmalarına destek olmaya davet etti.
HABER MERKEZİ