Bu süre zarfında bağırsaklar, alınan besin maddelerini sindirmeyi tamamlayarak vücut tarafından kullanılabilir enerji haline getirir. İlk olarak, karaciğer ve kaslar depolanmış glikozu kullanarak enerji ihtiyacını karşılar. Daha sonra ise, vücut yağ depolarını yakarak enerji elde eder. Bu yağ yakımı, kilo kaybına, kolesterol seviyelerinin düşmesine ve diyabet riskinin azalmasına katkı sağlar.

Ancak, kan şekeri düştüğünde vücutta halsizlik ve uyuşukluk gibi belirtiler ortaya çıkar. Ayrıca, açlık seviyesinin en üst düzeyde olduğu zamanlarda baş ağrısı, mide bulantısı ve kötü ağız kokusu gibi semptomlar da ortaya çıkabilir.

Üçüncü günden itibaren, su tüketimine özellikle dikkat etmek önemlidir. Oruç tutulan süre boyunca vücut su kaybını dengelemek için terleme hızını artırır. Bu nedenle, iftar ve sahur arasında yeterli su alımı sağlanmalıdır. Ayrıca, öğünlerde karbonhidrat ve bazı yağların alınması da enerji üretimi için gereklidir. Dengeli bir beslenme programı ile protein, tuz ve su gibi önemli besin maddelerinin alınması da önemlidir.

Sekizinci günden itibaren, vücut oruca alışmaya başlar. Bu aşamada, vücut oruca neredeyse tamamen uyum sağlamıştır. Oruç tutmanın bazı olumlu etkileri de vardır. Örneğin, vücut, daha önemli fonksiyonlarına odaklanır ve enfeksiyonlarla savaşma yeteneği artar. Ayrıca, vücut hastalıklarla mücadele etme ve iyileşme sürecini hızlandırabilir.

HABER MERKEZİ