DUA KULUN RABBİME KENDİNİ ARZIDIR

Hüseyin Deniz - İlahiyatçı/Yazar 2023-11-13 14:58:27

kıymetli dostlarım; Bugün sizlerle çok hassas bir konuyu işlemeye çalışacağım

Kulun Rabbine dilek,temenni arzı, Rabbinden talebi yani dua’yı işleyeceğim.

Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmaktadır;”De ki: 'Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır.(Furkan 77)

Dua günümüzde sadece beş vakit namazın veya belli bir kısım ibadetlerin sonuna sıkıştırılarak küçültülmüştür. Öncelikle dua, imanın en önemli göstergelerinden birisidir. Duâ, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Başka bir ifade ile, kulun düşüncesinin Rabb'e arz edilmesi şeklidir duâ. Kul erişemeyeceği ve iktidarıyla elde edemeyeceği her şeyini, mutlak iktidar sahibi olan Kadîr-i Mutlak'tan ister; işte bu isteğin adıdır duâ.

O, helezonlar hâlinde kuldan Rabb'e yakarışıdır, Rabbiniz her serzenişinizinizi duyar. Sakın cevap vermedi sanmayın. Her şeyin bir vakti vardır. Dua et bekle…

Değerli dostlarım;Hangi kapıyı iki kez çalsak; kul yinemi sen der. Her hangi bir sözü ikinci kez söylesek, hep aynı şeyler bunu kaç kere oturduk derler. Ama ömrünüz boyunca hata ve günahlara karşılık el açıp dua dilek ve halimizi arzettiğimiz Rabbimiz; aksine yinemi sen demez.“Sizi kulluğa, ibadete ve duaya davet eden yine Rabbinizdir.Duâ imanın en berrak bir göstergesi olduğu gibi aynı zamanda kulluktur, ibadettir. Hatta Peygamber Efendimizin (asm) beyanıyla ibadetin özüdür o. Duâ Rabb'e dönüş ve yönelişin adıdır. Yine duâ, kuldan Rabb'e yükselen kulluk nişanı, Rab'den kula inen rahmet simgesidir. Daha doğrusu o, Allah'la kul arasında olan münasebetin tam odak noktasıdır. Kulluktan bahsedilen bir yerde, duâdan bahsetmemek mümkün değildir.Dua kulluğun simgesi ve başlı başına bir ibadet olduğuna göre sadece insana has bir olgu değildir. Bu yönüyle kainattaki bütün mahlukat onunla ilgilidirDua ibadettir.

Duâ, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Başka bir ifade ile duâ; kulun düşüncesinin Rabb’ine arz edilmesi şeklidir. Kul erişemeyeceği ve gücüyle elde edemeyeceği her şeyi, mutlak güç sahibi olan Kadîr-i Mutlak’tan ister. İşte bu isteğin adıdır duâ. Dua; kuldan Rabb’ine yücelen tatlı bir nağmedir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s) “Allah indinde duadan daha kıymetli bir şey yoktur." Yani; Allah (c.c) dua etmemizi ister ve dua eden kulunu sever ve duasına icabet edeceğini şu Ayet-i kerime ile bize bildirmektedir

Kullarım sana (Hz. Peygambere) Beni sorarsa, şüphesiz ki Ben, çok yakınım. Bana duâ edince Ben, o duâ edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da Benim davetime icabet etsinler. Bana îmân etsinler ki, doğru yola varmış olalar.” (Bakara 186). Bu Ayet-i kerimeyi açıklayıcı mahiyette olan hadis-i şerifte şöyle şöyle buyurmuş: Allah Teâlâ; “Ey Âdemoğlu, bir şey senin, bir şey Benim, bir şey de seninle Benim aramdadır. Benim olan; Bana ibâdet etmen ve Bana hiç bir şeyi ortak koşmamandır. Senin olan; ne yaparsan onun karşılığını sana Benim ödeyeceğimdir. Benimle senin aranda olan; senden duâ etmek, Benden de duanı kabul etmektir» buyurur.” (İbn-i Kesir tfsri).

Bu Ayet-i kerimede ve Hadis-i eriftede beyan edildiği gibi, Allah (c.c) kendisinden istememizi ve kendisininde bu isteğimize icabet edeceğini beyan etmektedir. 

Keza şu Ayet-i kerimedede belirtildiği gibi: “Deki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkan, 77), Allah (c.c) tarafından bize verilen değerin ölçüsüdür. Burada dikkat çekilen husus, dua etmeyenlerin Allah (c.c) nezdinde ne kadar değersiz oldukları ve Allah (c.c) katında onların önemsenecek bir taraflarının olmadığıdır.

Ayrıca dua, kişi imanın en önemli göstergelerinden birisidir. Zira Malik el-Mülk ve Kadir-i Zülcelâl dışında kimsenin ona yardımcı olamayacağına inandığının delilidir. Duâ imanın en berrak bir göstergesi olduğu gibi aynı zamanda kulluktur, ibadettir. Nitekim Hadis-i şeriftede ifade edildiği gibi:"Dua ibadetin tâ kendisidir" veya  "Dua ibadetin özüdür” olarak tavsif edilmiştir. Cumhur da, duayı şu şekilde tarif etmiştir: “Dua ibadetin en büyüğüdür" demiştir.

Kur’an-ı kerimde dua’nın kapsamından şu şekilde bahsedilir:“Kâinatta hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah’ı tesbih etmesin, Onu anmasın, Ona dua etmesin. Fakat siz onların bu tesbihlerini, zikirlerini, dualarını anlamazsınız." (İsra 44)

Yukarıdaki Ayet’te de müşahade ettiğimiz gibi; Dua kulluğun simgesi ve başlı başına bir ibadet olduğuna göre sadece insana has bir olgu değildir. Bu yönüyle kâinattaki bütün mahlûkat onunla ilgilidir. Toprağın bağrına atılan bir tohum; çatlamak, başını topraktan çıkarmak ve güneşe doğru filizlenmek için dua eder. Ama biz onun dilini anlamayız. Yumurtaları üzerinde yatan kuş; yumurtalarından çıkacak olan yavruları için dua eder. Ama bunu kendi lisanında yapar biz anlayamayız. Ağaçlar, mevsimi geldiğinde meyve vermek için dua ederler. Ama insan bunun farkında değildir. Kısacası kâinattaki bütün varlıklar kendine has bir hal ve lisan ile Allah’ı (c.c) tesbih eder, anar ve çağırır, lakin biz onları duyma, anlama ve idrak etme melekelerine malik değiliz.Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) kullarının dualarını kabul etmeye ne kadar hazır olduğunu, şu ayet’i kerimenin ifadesiyle “Bana duâ edin, duânıza cevap vereyim” (Mü’min 60) ortaya koymaktadır. Bundanda anlıyoruz ki; Allah (c.c) isteyeni seviyor; dolayısıyla istememizi emrediyor.

Değerli dostlarım:Burada önemli bir noktaya vurgu yapmak istiyorum;

Dua imanın tezahürüdür.Görevini yapılacak mücadelelerin ardından (buna ibadetler) sonucunda koşullar oluşturulur yani dua etmek için bükersin boynunu açarsın ellerini yaparsın, konu çok açık ve nettir; bugün Filistin’e baktığımız siyonist İsrail’in zülüm altında 1946’dan beri her zaman kuşatma altındaydı.

Her zaman kendilerine ait olan kendi topraklarında siyonist yahudi İsrail  hükümeti tarafından devamlı işkence ve zulumlara maruz kalıyorlardı ülkelerinin her tarafı  duvarlarla abluka altına alınmış ve dünya ilerde  ilişkisi kesilmişti. Müslüman ülkelerden buna karşı da bir yaptırım uygulanmıyordu .Bunca zulüm ve işkenceye  dayanamayan filistinli Hamas örgütünün canının yanmasıyla İsrail’e atmış olduğu üç beş roket ile dünya onu terör örgütleri listesinde gösterdiler,peki bu zamana kadar bombalana Filistinli değilimiydi?

Maalesef bazı müslüman devletler kılını bile kıpırdatmadı ve bunuda kabul ettiler. Etmeyenlere gelince icraatlarını tam olaraktan ortaya koyamadılar. Müslümanlar ve önderleri ve halk ise;Sadece sokaklarda İsrail’e karşı eylemde bulundular ve konferans salonlarında ve camilerde yaptıkları dua ile Allah’tan ebabil kuşları istediler yani Allah’ı göreve çağırdılar çok garip değil mi böyle bir dua şekli olabilir mi?

Madem tarafın belli kurbağa gibi vak vak edeceğine karınca misali tarafın belli olsun kim tutar seni hadi müşteriydim yolun açık olsun Filistin’e doğru yol al bakalım

Her zaman “la galiba illallah” sloganı atanlara tek bir sözüm vardır. Önce mücadele daha sonra tevekkül ve duadır Allah kabul eylesin

Şunu asla unutmayalım; Bu bir hak ve batıl mücadelesidir.Rabbim bu İslam ümmetine birlik ve beraberlik ,Filistinli kardeşlerimize yardım eylesin

Yüce Rabbim bizleri kendine kul sevgili peygamberine ümmet olmayı nasip eylesin

“Lâ Galibe İllâllah''-Allah'tan başka galip yok''(Yusuf 21) “Allah'ın laneti kafirlere olsun (Bakara 89)

Benim aziz dostlarım:Tüm dilek ve dualarımızı kabul olsun,

Bu yazı toplam 876 defa okunmuştur

Anasayfa