YAŞAM

Ahmet Yenin 2023-04-24 11:54:28

Yüce Allah’ın akıl vererek, cahil demeyelim de kendinden ve belli bir süre yaşam süreceği dünyadan ve hayattan bihaber yarattığı dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun tüm insanların en kutsal hakkı huzur ve güven içerisinde insanca yaşama hakkıdır. 

Yüce Allah’ın yarattığı insanların hür iradelerine bırakarak karışmadığı kutsal yaşam hakkına, her ne vasfa sahip olurlar ise olsunlar kendileri gibi ölümlü olan insanın yada seçilmiş ve atanmış sevk ve idarecinin hele hele, yaratan yüce Allah ile yaratılan kulları arasındaki manevi sevgi ve saygı bağı olan ve asla zorlama olmayan din’i, dil’i, ırkı  ve rengi bahane edilerek hiç kimsenin kimseye zerrece karışma hakkı yoktur, haddi de değildir. 

İşte buna yüce Allah’ın yarattığı onlarca dilden, dinden, ırktan ve renkten insanlardan biri olan ve ailesi tarafından papaz okuluna gönderilmek istenen İtalyan gencin yazar Bekir Yıldız tarafından kaleme alınan özel ve önemli hayat hikayesi…

İtalyan bir aile 11 yaşındaki oğullarını papaz okuluna göndermek isterler fakat bulundukları yerde papaz okulu yoktur...

Denizyolu ile Napoli’deki okula göndermeye karar verirler...

Fakat çocuk Müslüman korsanlara esir düşer. Osmanlı topraklarına getirilir...

Osmanlı’nın en ünlü denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa çocuğu tesadüfen görür. Onunla biraz sohbet ettikten sonra çocuğun zekâsına hayran kalır ve onu yanına alarak yetiştirmeye başlar...

İsmini de Ali koyar. O çocuk Osmanlı donanmasını modern hale getirip sayısız deniz zaferi kazanan, ‘’denizlerin tek hâkimi’’ denilen Kılıç Ali Paşa’nın ta kendisidir...

11 yaşında papaz olmak için yola çıkan bir çocuk, vatandaşı bile olmadığı bir ülkenin donanma komutanı olur ve tarihe geçer. Müslüman olmuştur...

Büyük bir deniz zaferinden sonra bir cami yaptırmaya karar verir...

Kendisi de bir zamanlar esir olduğu için esirlere çok iyi davranır ve caminin inşaatında onları da çalıştırmaya karar verir...

Seçtiği esirlerin içinde inanması çok zor bir isim vardır...

Dünyaca ünlü Don Kişot romanının yazarı Cervantes.

Peki, onun orada ne işi var...? 

Cervantes 22 yaşında iken İspanya’da yaralamalı bir kavgaya karışır...

Sağ elinin kesilmesine karar verilince kaçarak İtalya’ya gelir. O sırada İtalya’da Osmanlı’ya karşı savaşacak Haçlı Ordusuna asker toplanmaktadır...

‘’Açlık ve sefaletten iyidir’’ diyerek o da Haçlı ordusuna katılır...

Sağ elini kurtarmak için ülkesinden kaçan Cervantes, Osmanlı’ya karşı savaştıkları İnebahtı Deniz Savaşı’nda sol elini kaybeder. Ülkesine dönmeye karar verir fakat yolda Türk korsanlara esir düşer ve Osmanlı topraklarına getirilir...

Kader onları bir zamanlar kendisi gibi esir olan Kılıç Ali Paşa ile karşılaştırır...

Paşa’nın emriyle Cervantes, Kılıç Ali Paşa camiinin inşaatında amele olarak çalışır. Üstelik Mimar Sinan’ın emri altında… 

5 yıllık esirlik hayatı ailesinin gerekli fidyeyi ödemesi ile son bulur ve ülkesine döner. Ülkesine döndükten sonra dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan, modern romanın ilk örneği sayılan Don Kişot’u yazar.

Demek ki neymiş aziz insanlar, okurlar ve  , yüce Allah’ın insanı yaşat ki insanlık yaşasın buyruğu gereği biz akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde ölümlü fani olan insanlara düşen insanların diline, dinine,ırkına ve rengine karışmak değil, kendine saygılı olup hep beraber omuz omuza huzur ve güven içerisinde insanca yaşamaktır.  

 




Bu yazı toplam 819 defa okunmuştur

Anasayfa