HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
HABER ARAMA


Ordu Nöbetçi Eczaneleri
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Transfer
13 Ocak 2022 Perşembe

ADIGÜZEL “ÖĞRETMENLERİ KATEGORİLERE BÖLEN YASA”

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel Meclis’te Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile ilgili komisyonda konuştu.
ADIGÜZEL “ÖĞRETMENLERİ  KATEGORİLERE BÖLEN YASA”

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel Meclis’te Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile ilgili komisyonda konuştu. Öğretmenlik mesleği için getirilen teklifin 9 maddeden ibaret olduğunu belirten Adıgüzel, bu maddelerinde öğretmenler arası ayrımcılağa yol açacak kategoriler oluşturduğunu belirtti. Bu teklif ile öğretmenlik mesleğinin daha da içinden çıkılmaz ve olumsuz bir hal alacağını belirten ve “Bu bir yarışmaysa baş altı, deste küçük, orta, tozkoparan, her boyu koyalım buraya.” dedi.  

Öğretmen camiamızın şimdiden büyük bir hüsnükabul ve sevinçle karşıladığını görüyoruz. Ya, öğretmen camiamız derken kimi kastediyor, kimin sevindiğini merak ediyorum. Neden? Çünkü öğretmen camiası burada. Bakın, bütün sendikaları size söylüyorum: EĞİTİM SEN. Kısa kısa değerlendirmeden bu kanunla ilgili söylemek istiyorum. Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanı, bugüne kadar defalarca olduğu gibi bir kez daha kendi bildiğini okumaktan, masa başında hazırlanmış meslek kanunuyla eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye çalışmaktadır. Öğretmenlik meslek kanunu tasarısı kapalı kapılar ardında, kanunun muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikaların iradesi dışında, onların hakları ve talepleri dikkate alınmadan hazırlanmış son derece antidemokratiktir. “Eğitimin asli bileşenlerinin ve sendikaların görüşünü almadan, öğretmenlik gibi kapsamlı bir mesleği biri geçici, ikisi yürürlük maddesi olmak üzere toplamda 13 maddelik bir yasayla düzenleyip statü farklılaşması, maaş artışına indirgemek, iktidarın, eğitime, öğretmenlere ve yaptıkları işe ne kadar değer verdiğini açıkça gösteriyor.” der. Kim der? EĞİTİM SEN. EĞİTİM BİR SEN: “Teklif, muadil kanunların çok gerisinde kalmaktadır. Teklifin, mesleği sadece bazı yönlerle ele alması muadil düzenlemelerin çok gerisinde kalmasına sebep olmaktadır. Teklif, sadece öğretmenlerin atamaları, adaylık süreciyle kariyer basamaklarında ilerlemelere dair kısmi düzenlemeler içerir. Yekpare bir meslek kanunu çıkarma fırsatı kaçırılmış olacaktır.” Eğitim İş: “Bir teneffüs aralığında bile hazırlanabilecek 12 maddelik sözde öğretmenlik meslek kanunu taslağı, Meclis Genel Kuruluna sunulmuştur. Taslağa bakıldığında amacının öğretmenlik mesleğinin itibarını arttırmak değil, öğretmenleri oyalamak ve bölmek olduğu anlaşılmaktadır. Medyada koparılan gürültünün aksine taslak son derece cılız, sönük ve öğretmen ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, gelişigüzel hazırlanmıştır. -hataya düşmemek için direkt okuyorum- Kısaca taslak, bu aileye çok yetersiz olmasından da öte beklenti içine sokulan öğretmenler açısından bir hayal kırıklığıdır. Eğitim emekçilerini oyalamaktan vazgeçin. Öğretmenler zaten uzmandır. Mesleğimize ve haklarımıza zarar verecek, taleplerimizi görmezden gelecek düzenlemelerin karşısında olacağımızı, yasal, anayasal ve uluslararası sözleşmelerden gelen örgütlülüğümüzün verdiği tüm hakları kullanarak mücadele edeceğimizi bir defa daha söylüyoruz.” demiş. Evet, ve son, TÜRK EĞİTİM-SEN de demiş ki “Teklifte getirilen düzenlemeler eksik, beklentileri karşılamaktan uzak. Kaş yapayım derken göz çıkarmamak için yapılması gereken teklifin meslektaşlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve hızlı bir şekilde Meclis gündemine getirilmesidir. Dağ fare doğurmuştur.” der. Ya, bütün öğretmen sendikaları burada, bütün öğretmenler burada. Yani, Sayın Erdoğan'ın “Büyük bir hüsnükabulle, sevinçle karşıladı öğretmenler.” dediği öğretmenler kim? Ben merak ediyorum ve “Sevinçle karşılandığını görüyorum.” demiş. Yani ne gösterdiniz, Sayın Erdoğan, nereye baktınız, baktınız merak ediyorum.

Şimdi, arkadaşlar, kapsamlı ve bütüncül… Ben, kapsamı size söyleyeceğim. Bakın, şimdi ben size birkaç meslek kanununun örneklerini vermek istiyorum: Türk Tabipleri Birliği Kanunu 74 madde, Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu 66 madde, Veteriner Hekimler Kanunu 87 madde, Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun 51 madde, Avukatlık Kanunu tam 232 madde. Arkadaşlar, öğretmenlik meslek kanunu diye getirdiğiniz tasarının yürürlük ve geçici maddelerini çıkarırsanız 9 madde. Yani, ya, kendinizle çelişiyorsunuz Allah'ınızı severseniz. Yani, burada bu beklentiyi karşılıyor mu getirilen şey? Ya, bu sizin içinize siniyor mu? Bu, sizin içinize sinmiyor arkadaşlar. Şu anda telefonlarınızda öğretmenlerden yüzlerce mesaj yağdığını ben biliyorum. Ya, gelin, bakın, burada ihtisas sahibi insanlar var. Sonuçta öğretmen hepimizin öğretmeni, hepimizin çocuklarını eğitiyor. Gelin bu işi beraber yapalım. Daha kapsamlı bir… Ya, öğretmenlik meslek kanununu biz verdik, iki yıldır raflarda duruyor. Ondan da faydalanın. Siz getirin, siz önümüze getirin, bakalım, beraber bu işi yapalım. Yani bu tek başına, oldubittiye getirerek çıkartılan şey hiçbir şey olmayacak. Sonra bundan herkes pişman olacak, siz de pişman olacaksınız. Sonra da Sayın Erdoğan yine bir kere daha bürokratları tarafından ya da bazı çevreler tarafından kandırıldığını görecek.

Şimdi, birkaç noktaya da değinmeye devam etmek istiyorum. Şimdi, burada bir kariyer basamağı atlamasından bahsediliyor. Zaten topu topu 9 maddenin hepsi de bu konuyla alakalı. Şimdi, bütün meseleyi öğretmenleri bu şekilde kategorize ederek çözecekseniz, Millî Eğitimin bütün sorununu, yani bu şekilde alttan yukarıya 3 basamak koymuşsunuz… Ya, bütün Millî Eğitimin sorunu böyle çözüldü, bunu biraz daha arttırın, şekillendirelim. İşte, “baş” koymuşsunuz. Bu bir yarışmaysa baş altı, deste küçük, orta, tozkoparan, her boyu koyalım buraya. Ondan sonra bu işi bu şekilde çözeceksek bütün eğitimin sorunlarını çeşitlendirelim. Yani, bakın, kim başöğretmen olacak, kim uzman olacak? Bu alanda da düzenlemenin nasıl yapılacağı belli değil. Burada da birtakım liyakat, birtakım başka işler devreye girecek, bazı yandaş vakıf ve cemaat önermeleri girecek.

Şimdi, bir de bu işin veliler tarafı var. Velileri de yarıştıracaksınız? Bakın, veliler “Benim öğrencim başöğretmende okusun, uzmanda okusun.” Ya, orayı da parçalayacaksınız. Bu, iş barışını da iç barışı da bozacak arkadaşlar. Bunu görmeniz lazım.

Şimdi, kariyer… Bakın, ben bir hekim olarak size bir kariyer basamaklaması söyleyeyim. Bakın, tıpta kariyer var, uzman var değil mi? Normal pratisyen hekim var ama arkadaşlar, uzman olmak için tam beş yıl, dört yıl eğitim alıyoruz. Sizin dediğiniz nasıl oluyor biliyor musunuz? Eskiden, mesela endoskopi yapmak için yeterince gastroenteroloji uzmanı yoktu. Bir ay kursa gidiyordunuz. Kursta bir endoskopi yani hortum salma işine yetki alıyordunuz. Şimdi, yıllar içerisinde, gastroenteroloji uzmanları mezun oldukça sayı biraz giderildi. Ya, siz bir milletvekili olarak, bir insan olarak bir ay kurs görmüş birine mi endoskopi hortumu saldırmak istersiniz yoksa beş sene eğitim almış, tıp eğitimi almış birine mi? Hiç biriniz bir aylık kursa gidene gitmezsiniz. Yani bu kariyer sisteminin de ucube olduğunu, hiçbir temel dayanağı olmadığını ben size söyleyeyim, kendiniz de inanmıyorsunuz buna arkadaşlar. Ya, bu şekilde, bir de bunu kategorize ederek bütün meseleyi çözecek misiniz?

Bakın, bir sürü sözleşmeli öğretmen var, ücretli öğretmen var -her gün ağlıyorlar- engelli öğretmen var. Bunların hepsini kadroya geçirmek, tek statü altında toplamak… Ya, zaten bakın, orada sendikalar ne diyor? “Bütün öğretmenler uzmandır zaten.” Siz aynı müfredatı vereceksiniz, birini başöğretmen okutacak ötekini aday öğretmen okutacak. Ee, ne fark var? Burada sadece birileri aracılığıyla primlendirme var. Bunun da çok liyakat içinde yapılmayacağını siz de biliyorsunuz biz de biliyoruz. Şimdi, liyakat içinde yapılmıyor tabii ki ve arkadaşlar, sistemin her tarafı bozuk. Bakın, hakikaten içim acıdı. Geçen gün, Urfa'da, Sayın Millî Eğitim Bakanı tuttu, bir Millî Eğitim Müdürü ile bir okul müdürünü azarladı, hem de ne diye azarladı? “Biz, size para gönderiyoruz, para göndermedik mi?” Ben, size birazdan buna ilgili başka bir örnek vereceğim. Para gönderip göndermediğini belgeleyeceğim burada size. Şimdi, bu şekilde, yani, kamunun önünde, öğrencilerin önünde personelleri azarlayarak sistemi bu şekilde yürütemezsiniz. Yani milletvekili gidiyor, doktoru tokatlıyor. Millî Eğitim Bakanı gidiyor, müdürü aşağılıyor. Cumhurbaşkanının Özel Kalemi gidiyor, madenciyi tekmeliyor. Bu şekilde de primleniyor yani madenciyi tekmeleyen Cumhurbaşkanının Özel Kalem Yardımcısı yurt dışına hem de ekonomiden sorumlu… Ekonomi eğitimi almamış biri sizden, bizden fazla maaş alıyor, 90 küsur bin lira maaş alacak, altındaki araba Mercedes, okula gönderdiği öğrencilerin okulun ücretleri karşılanacak. Arkadaşlar, bu kadar ne uğraşıyorsunuz milletvekili olmaya, milletin derdiyle hasbihal oluyorsunuz, gece sabahlara kadar milletin telefonlarını dinliyorsunuz. Ya gidin, bir madenciye tekme atın, sizi de koysunlar bir tane yurt dışında… Bu şekilde geçilsin. Yani siz de bütün kurumlarda -bunu niye örnekledim- yapılan işlerin hiçbiri sistemine, matematiğine, liyakatine uygun değil. Yani “Şurada liyakat içerisinde atamalar yapılsın.” diyoruz. Bakın, öğretmenler ağlıyor, siz de bunu görüyorsunuz. Yani “mülakat” diye bir şey var. Şimdi, sizin getirdiğiniz bu kariyer basamaklaması da aynı torpillerle olacak, aynı sistem işleyecek.

Bakın, bana Ordu’dan bir kadın öğretmen adayı -arkadaşlar, ya burada, hanginiz duygulanmayacaksınız?- bakın “Ben 2 branşta öğretmenlik bitirmiş, 2 yüksek lisansı olan, KPSS'den kendi branşında

96’ncı olan biriyim. Mülakatım da çok iyi geçmesine rağmen, elendiğimi öğrendim. Elenme nedenimi hiçbirimiz bilmiyoruz. O puanlar, hiç kolay alınmıyor Sayın Vekilim. Örneğin, ben her gün okul için Ordu'dan Giresun'a gidip geldim. Bunun yedi ayında hamileydim. Bir yandan okul dersleri, bir yandan ev işleri, bir yandan da küçük çocuğumla gecemi gündüzüme katarak aldım ben o puanları.” Birkaç dakikalık bir mülakatın, bunca yemeği hiçe sayması çok büyük adaletsizlik ve haksızlık. Burada kadın arkadaşlar var… Bakın, şunun arkasında, sadece bana gelen, haksız yere, hukuksuz yere mülakatla elenen yüzlerce insan var. Ya, bunları giderelim.

Evet, bu mülakat meselesini, bu mülakat kangrenini giderelim. Ondan sonra eğer bu bir kariyer basamaklaması getirecekse bunun şartlarını ortaya koyalım, bunu kanun içerisine koyalım. Bunları daha düzgün ve birlikte yapalım anlayışında olacağımıza, yangından mal kaçırır gibi hiçbir temel dayanağı olmayan ve belli ki belli kısımlardan sipariş gelmiş bir uygulamayı koyuyoruz. Son cümlem şu: Millî eğitimin içerisinde bir güç savaşları olduğunu ben geçen Millî Eğitim Bakanı Selçuk’a da söyledim. Yani burada çeşitli vakıf ve cemaatlerin bir güç savaşı var ve bu sizi yiyecek dedim, aynı dediğimiz gibi oldu. Aşağıdan yukarıya bütün örgütlenme, bakın, taşra teşkilatlarında Millî Eğitim il müdür yardımcıları, müdürleri ve okul müdürleri yukarıya doğru örgütlenerek en son yapılan atamayla beraber Nazif Yılmaz’la beraber tepe noktasına kadar tamamlanmış oldu. Şimdi bu cendereden bu ülkeyi kurtarın yani liyakat sahibi insanları koyun. İşte buradaki verdiğim örnekler gibi sonuçlarla karşılaşmayalım. Maddeler üzerinde yine konuşmaya devam ederiz ama burada hakikaten yapıcı olmaya çalışıyoruz biz Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Komisyon üyeleri olarak yani “Bunu gelin beraber yapalım.” diyoruz ya, kötü bir şey söylemiyoruz ki. Madem yeni getirdiğiniz sistem her şeyi Meclise yetki veriyorsa, her şeyin üstündeyse biz halkın vekilleri olarak bunu yapamıyorsak, dışarıdan gelen siparişle yapacaksak yazık olsun bize yani.

HABER MERKEZİ





Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler